Ankamed OSGB

0 232 376 26 52

Çalışan Sağlık

Şirketiniz iyi bir işyeri olmaktan gurur duyabilir. Ancak en iyi niyetle bile, şirketiniz işin organize edilme şeklinden dolayı çalışanların sağlığına ve esenliğine zarar veriyor olabilir. Çalışma koşulları ve çalışma ortamının talepleri birçok içalışan için önemli bir stres kaynağıdır ve araştırmalar, iş tasarımının çalışanların refahı ve sağlığı ile sağlık bakımı harcamaları üzerinde önemli etkileri olabileceğini bulmuştur .

Yöneticiler için, refahı desteklemek ve kuruluşa uzun vadeli faydalar sağlamak için işi yeniden tasarlamanın uygulanabilir yolları var. Örneğin, son araştırmalar, çalışanların refahını artırmak için stratejik olarak değişen işyeri koşullarının yalnızca işçi sağlığını iyileştirmekle kalmayıp, aynı zamanda gelişmiş iş performansı ( artan üretkenlik  dahil  )  ve  daha düşük çalışan tükenmişliği seviyeleri gibi yararlı iş sonuçları da getirebileceğini öne sürüyor .

Çalışanların refahını iyileştirmek için işi yeniden tasarlamanın maliyetli olması gerekmez. Aslında, genellikle iyi bir yatırım olabilir. Örneğin, bir Fortune 500 firmasının BT bölümündeki bir işi yeniden tasarlama girişimi, devir maliyetlerini düşürdüğü için şirket için pozitif bir yatırım getirisi sağladı. Ayrıca, bu tür stratejiler, genel kurumsal esnekliği geliştirme potansiyeline sahiptir.

1. Çalışanlara işlerini nasıl yapacakları konusunda daha fazla kontrol verin.

Araştırmalar, işin nasıl yapılacağı konusunda çok az takdir yetkisine sahip olmanın yalnızca daha kötü ruh sağlığıyla değil, aynı zamanda daha yüksek kalp hastalığı oranlarıyla da ilişkili olduğunu gösteriyor . Dahası, yüksek iş talepleri ve düşük iş kontrolünün birleşimi, diyabet ve  kardiyovasküler nedenlere bağlı ölüm risklerini önemli ölçüde artırır . Çalışanlar için yapılan nispeten küçük değişiklikler bile çalışanların refahında bir fark yaratabilir. Örneğin, bir müşteri hizmetleri çağrı merkezinde yapılan bir araştırma , çalışanlarına yeni görevler üstlenebilmeleri ve daha fazla müşteri şikayetini kendi başlarına çözebilmeleri için daha fazla eğitim vermenin hem çalışanların refahını hem de işteki performanslarını iyileştirdiğini buldu.

2. Çalışanlara ne zaman ve nerede çalışacakları konusunda daha fazla esneklik tanıyın.

Çeşitli araştırmalar, çalışanlara çalışma programları üzerinde daha fazla seçenek veya kontrol vermenin ruh sağlıklarını iyileştirdiğini bulmuştur. Bu, değişilik yapılabilecek; işe başlama ve bitirme süreleri üzerindeki esnekliğe izin verilmesini ve sahada yapılması gereken işlerde vardiyaların daha kolay değiş tokuş edilmesini içerebilir . 

3. Çalışanların programlarının istikrarını artırın.

Günümüzde pek çok perakende ve hizmet şirketi, işgücünü dalgalanan taleple eşleştirmeye çalışmak için “tam zamanında” planlamayı kullanıyor. Ancak düzensiz, öngörülemeyen programlar, ön saflarda çalışanların kişisel yaşamlarını ve aile sorumluluklarını yönetmelerini zorlaştırır. Araştırmalar, bu tür düzensiz çalışma programlarına sahip çalışanlar için daha düşük uyku kalitesi ve daha fazla duygusal sıkıntı dahil olmak üzere bir dizi olumsuz sonucun ortaya çıktığını ortaya koyuyor.

4. Çalışanlara işyeri sorunlarını belirleme ve çözme fırsatları sağlayın.

Çalışanlara işyeri iyileştirmelerine katılma fırsatları vermek, onların çalışma hırsını ve mutluluğunu artırmak için etkili bir yaklaşım olabilir. Doktorlar, doktor asistanları ve pratisyen hemşireler üzerinde yapılan bir araştırma , iş yerlerindeki sorunları belirleme ve çözmeye yönelik yapılandırılmış bir sürece katılmaya davet edilenlerin tükenmişlik oranlarında azalma ve iş tatmininde artış sergilediğini buldu. Birlikte problem çözme fırsatı bulan çalışanların, işlerini bırakmak istediklerini söyleme olasılıkları da daha düşüktü; bu, değerli çalışanlarını elde tutmaya çalışan kuruluşlar için önemli bir avantaj.

5. İş yüklerinin makul olması için kuruluşunuzda yeterince personel bulundurun.

Araştırmalar, yüksek iş taleplerinin – örneğin, uzun saatler veya çok sıkı veya hızlı çalışma baskısı – çalışanların sağlığına ve refahına önemli ölçüde zarar verebileceğini bulmuştur Aslında, çok sayıda araştırma, düşük kontrolle birleşen yüksek taleplerin, daha yüksek oranda depresyon , yüksek tansiyon ve kardiyovasküler hastalık semptomları dahil olmak üzere sağlık riskleri yarattığını bulmuştur . Talepleri dağıtmak için personel oluşturmak maliyetli görünebilir, ancak işverenler bitkin veya hasta çalışanlar tükendiğinde, yokluğunda veya işten ayrıldığında da gerçek bir bedel öderler. Çözüm, kadroyu hedefli bir şekilde değiştirmekte olabilir; örneğin, bir çalışmadoktorlara çizelgeleme görevlerinin bazılarını üstlenmek üzere eğitilmiş bir tıbbi katip sağlandığında, verimlilik ve iş tatmininde iyileşmeler saptandı.

6. Kuruluşunuzdaki yöneticilerini çalışanların kişisel ihtiyaçlarını desteklemeye teşvik edin.

Türkiye’de birçok çalışan mesai saatlerinde işe gelirken aynı zamanda evinde çocukları veya yaşlı ebeveynlerine bakmak zorunda kalabilir. İş ve özel yaşamlarını dengelemeye çalışırken karşılaştıkları zorluklara karşı daha destekleyici olan amirlerinden faydalanırlar. Huzurevlerinde yapılan bir araştırma, yöneticilerinin aile ihtiyaçlarını daha iyi karşılayan çalışanların kardiyovasküler hastalık için daha az risk faktörüne sahip olduğunu ve ayrıca daha iyi uyuduğunu buldu. Sağlık hizmetleri ve perakende satış hizmetleri işyerlerinde yapılan araştırmalar, iş-yaşam dengesi ve sağlık için umut verici bulgularla, yöneticilerin aileyi destekleyici davranışları artırmaya yönelik eğitim programlarını inceledi. Bu eğitimi almış olan işçilerde  daha yüksek iş tatmini, daha iyi iş performansı ve işlerinden ayrılma konusunda daha az istekli olduklarını bildirdiler.

7. Çalışanlar arasında sosyal aidiyet duygusunu geliştirmek için adımlar atın.

Çalışanların meslektaşları ile destekleyici ilişkiler geliştirebilecekleri bir çalışma kültürü oluşturmak, çalışanların refahını artırmak için önemli bir strateji olabilir. 

İşyerindeki sosyal aidiyet duygusu geliştirmek, karmaşık bir süreç değil tam tersine kolayca uygulayabileceğiniz bir faktördür. Oldukça stresli işleri ve yüksek tükenmişlik veoranları olan 112 sevk görevlileriyle yapılan bir çalışmada , süpervizörlerin haftada bir e-posta göndermeleri ve memurları işleriyle ilgili olumlu hikayeler paylaşarak birbirlerine destek vermeleri konusunda teşvik etmeleri sağlanmıştır. Örneğin, bir e-posta, arayanı uygun kaynaklara bağlayarak 112’i arayan birinin hayatını kurtarabilen bir sevk görevlisinin hikayesini paylaştı . Kendilerini bu tür hikayeleri birbirleriyle paylaşmaya teşvik eden e-postaları alan sevk görevlileri, tükenmişlikte önemli bir düşüş bildirdiler ve işten ayrılma olasılıkları %50 azaldı.

Bu örneklerin gösterdiği gibi, çalışanların refahını iyileştiren birçok yönetim uygulaması aynı zamanda işverenlere de fayda sağlar. Bu şaşırtıcı olmamalı. Uzun vadede, çalışanlarının sağlığını ve refahını önemseyen şirketlerin, şirketin sağlığını ve refahını da önemseyen çalışanlara sahip olma olasılığı daha yüksek olacaktır. 


Ve bu, tüm iyi liderlerin istediği bir sonuçtur.